MakalelerSerbest KürsüVergi Usul Hukuku

Vergi Usul Kanunu Kapsamında Gizleme (İbraz etmeme) Suçu

Kaçakçılık Suçu : Defter ve Belgeleri Gizleme (İbraz Etmeme)

A. YASAL DÜZENLEMELER

213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’na (VUK) göre defter tutmak mecburiyetinde olan gerçek ve tüzel kişiler, tuttukları defterlerle, kayıtların tevsikinde kullandıkları vesikaları, ilgili bulundukları yılı (*) takip eden takvim yılından başlıyarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye  (VUK Mad. 253), bu mükelleflerle birlikte mükerrer 257 nci madde ile getirilen zorunluluklara tabi olanlar, muhafaza etmek zorunda oldukları her türlü defter, belge ve karneler ile vermek zorunda bulundukları bilgilere ilişkin mikro fiş, mikro film, manyetik teyp, disket ve benzeri ortamlardaki kayıtlarını ve bu kayıtlara erişim veya kayıtları okunabilir hale getirmek için gerekli tüm bilgi ve şifreleri muhafaza süresi içerisinde yetkili makam ve memurların talebi üzerine ibraz ve inceleme için arz etmek zorundadırlar (VUK Mad. 256).

Ayrıca bu zorunluluk Maliye Bakanlığınca belirlenecek usule uygun olarak, tasdike ve 3568 sayılı Kanunun 8/A maddesi uyarınca düzenlenecek katma değer vergisi iadesine dayanak teşkil eden rapora konu hesap ve işlemlerin doğrulanması için gerekli kayıt ve belgelerle sınırlı olmak üzere, bu hesap ve işlemlere doğrudan ya da silsile yoluyla taraf olanlara, defter ve belgelerinin tetkiki amacıyla yeminli mali müşavirler ve serbest muhasebeci mali müşavirler tarafından yapılan talepler için de geçerlidir (VUK Mad. 256).

VUK’ta “kaçakçılık suçları ve cezaları” hakkında düzenlemelerin yer aldığı 359/a-2 maddesinde; vergi kanunlarına göre tutulan veya düzenlenen ve saklanma ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgeleri gizleyenler hakkında on sekiz aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunacağı, aynı madenin devamında “varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olduğu halde,  inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesi, bu fıkra hükmünün uygulanmasında gizleme olarak kabul edileceği,

 ifade edilmiştir.

Defter ve belgelerin ibraz edilmemesi ayrıca özel usulsüzlük cezası da gerektirdiğinden, buna dair ceza uygulamalarına ilişkin hükümlerin yer aldığı VUK Mük. Md. 355’de ; …defter ve belge ibrazı için tayin olunan süre ile defter ve belgelerin süresinde ibraz edilmemesi durumunda haklarında kanunun ceza hükümlerinin uygulanması cihetine gidileceğinin ilgililere yazılı olarak bildirilmesinin şart olduğu, ancak, bu ödevlerin yerine getirilmesine ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığınca yapılan düzenleyici idari işlemlerle duyurulması halinde, ilgililere ayrıca yazılı olarak bildirilme şartı aranmayacağı, özel usulsüzlük cezası kesilmesine rağmen mecburiyetleri yerine getirmeyenlere yeniden süre verilerek bu mecburiyetleri yerine getirmeleri tebliğ olunacağı, verilen sürede bu mecburiyetlerin yerine getirilmemesi halinde özel usulsüzlük cezasının bir kat artırılarak uygulanacağı ifade edilmiştir.

Yaptıkları inceleme sırasında 359 uncu maddede yazılı suçların işlendiğini tespit eden Vergi Müfettişleri ve Vergi Müfettiş Yardımcıları tarafından, ilgili rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla doğrudan doğruya ve vergi incelemesine yetkili olan diğer memurlar tarafından ilgili rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla vergi dairesi başkanlığı veya defterdarlık tarafından keyfiyetin Cumhuriyet başsavcılığına bildirilmesi mecburidir (VUK Md.367).

Öte yandan mükellefin defter ve belgeleri ibraz etmemekten dolayı hakkında hapis cezası verilmesi, vergi ziyaı cezası veya usulsüzlük cezalarının ayrıca uygulanmasına engel teşkil etmez. Ceza mahkemesi kararları, VUK kapsamındaki vergi cezalarını uygulayacak makam ve mercilerin işlem ve kararlarına etkili olmadığı gibi, bu makam ve mercilerce verilecek kararlar da ceza hâkimini bağlamaz (VUK Md.367).

B. KONUYA İLİŞKİN AÇIKLAMA

Gizleme suçunun işlenebilmesi için

  • Defter ve belgelerin Vergi Usul Kanunu kapsamında tutulma, düzenleme, muhafaza ve ibraz zorunluluğunun olması,
  • Defter ve belgelerin varlığının sabit olması,
  • Defter ve belgelerin vergi incelemesine yetkili memurlar tarafından yazıyla istenmiş olması,
  • İbrazın vergi incelemesi amaç ve kapsamında istenmiş olması,
  • İbraz talebinin muhafaza ve ibraz süresi içinde yapılmış olması,
  • İbraz edilmeme halinin haklı bir nedene dayanmaması veya mücbir sebepten kaynaklanmaması,

Gerekir.

1.Suçun Konusu:

Suçun konusu VUK kapsamında tutulan defter veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunun “varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olan defter ve belgelerdir. Varlığı noter ya da ticaret sicil tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olmayan defter ve belgeler suçun konusuna girmez.

Suçun oluşumu için defter ve belgeler vergi incelemesine yetkili olan kimseler tarafından muhafaza ve ibraz süresi içinde istenmiş ve verilen süre içinde ibraz edilmemiş olması gerekir.

Diğer kanunlar kapsamında tutulan defter ya da düzenlenen belgelerin ibraz edilmemesi gizleme fiilini oluşturmaz. Yine defter ve belgelerin 3568 sayılı yasa kapsamında meslek mensubuna, bankalar yeminli murakıbına ya da vergi inceleme yetkisi olmayan yoklama memuru ya da gelir uzmanına ibraz edilmemesi gizleme suçunu oluşturmaz.

Ayrıca suçun oluşmaması için defter ve belgelerin birlikte “eksiksiz ve tam olarak” ibraz edilmesi gerekmekle birlikte, hesap veya muamelelerin doğruluk veya açıklığını bozmamak şartıyla bazı evrak ve vesikaların bulunmaması veya ibraz edilmemesi” halinde gizleme suçu oluşmaz. Örneğin kayıtlarda yer almakla birlikte, ibraz edilmemiş olup, varlığı karşıt inceleme yoluyla tespit olunabilen bir faturanın ibraz edilmemiş olması halinde gizleme suçundan bahsedilemez. Bu tip fiille için VUK 352’nci maddeye göre usulsüzlük cezası kesilmekle yetinilir.

Suçun oluşumu için defter ve belgelerin vergi incelemesi için istenmiş olması gerekir. Misal işi bırakan mükellefin kullanmadığı belgelerin iptali için istenmiş olması ve ibraz edilmemesi halinde gizleme suçu gerçekleşmez. Öte yandan defter ve belgelerin mahkemeye ibraz edilmiş olması suçun oluşumunu engellemez. Gizleme suçunun oluşumu için defter ve belgelerin hangi saikle ibraz edilmemiş olduğunun önemi yoktur. Ayrıca gizleme fiili Anayasa’nın 38. Maddesi kapsamında susma hakkı olarak kabul edilmez.

2.Suçun Faili:

Usulüne uygun olarak istenmiş olmasına rağmen defter ve belgeleri ibraz etmemek sorumlu tutulacak olanlar gerçek kişi mükellefler ile tüzel kişiliği haiz mükelleflerde şirket temsilcileri, vergi mükellefi olmakla birlikte tüzel kişiliği olamayan dernek, vakıf ve cemaat gibi kuruluşlarda bunları idare edenlerdir. Defter ve belgeleri muhafaza ve ibraz yükümlülüğü vekalet akdiyle başkalarına devredilemez[1]. Küçük ve kısıtlıların vergi mükellefi olması halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri vasıtasıyla yerine getirileceğinden muhafaza ve ibraz yükümlülüğü de kanuni temsilcilerdedir. Adi ortaklıkta ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından ortakların tamamı muhafaza ve ibraz etmekten sorumludur. Ayrıca defter ve belgelerin mükellefin muhasebecisinde olması ve vermemesi gibi gerekçeler, mükellefin defter ve belgeleri ibraz yükümlülüğünü kaldırmaz. Tüzel kişi ya da tüzel kişiliği olmayan kuruluşlarda ibraz ödevi suç tarihi itibariyle tüzel kişiliğin temsilcisi ya da kuruluşları idare edenlerdir. Mükellefin ölümü halinde defter ve belgelerin ibraz yükümlülüğü, defter ve belgeler kendilerine fiilen intikal etmiş olduğu halde, miras kabul eden ancak, kendisinden istenen defter belgeleri ibraz etmeyen mirasçılardır.

3.Suçun Tarihi:

 Suç tarihinin tespiti hem suçun varlığının, hem de dava zamanaşımının hangi tarihte başladığının bilinmesi açısından önem arz eder. Vergi incelemesi sırasında incelemeye yetkili elemanlara varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretle sabit olan defter ve belgelerin ibraz edilmemesi suretiyle Vergi Usul Kanunu’na muhalefet suçunda suçun tarihi, defter ve belgelerin isteme yazısının usule uygun tebliğinden itibaren verilen mühletin bitimini takip eden gündür[2].  Buna göre en az 15 günlük mühlet verildiği dikkate alındığında 2015 yılına ait defter ve belgelerin ibraz edilmemesinin gizleme sayılabilmesi için (incelemenin dairede yapılacağı varsayımı üzerine) defter ve belgeleri isteme yazının 15.12.2020 tarihi itibariyle tebliğ edilmesi olması gerekir ki, ibraz edilmeme halinde 15 günlük süreninin bittiği günün ertesi günü olan 31.12.2020 suç tarihidir. Defter ve belgeleri isteme yazısı ayın 16’sında tebliğ edilmiş olsaydı, suç tarihi 2021’e sarkacağından ve beş yıllık ibraz süresini aşacağından gizleme suçundan bahsedilemez. Bir başka görüşü göre suç tarihi usulüne uygun olarak tebliğ edilen defter ve belge isteme yazısında 15 günden az olmamak üzere verilen sürenin bittiği gündür[3]. Bu görüşü göre de 2015 yılı defter ve belgelerin 16.12.2020 tarihine kadar istenmiş olması gerekir.  Mükellefe ibraz için ek süre verilmesi halinde suç tarihi verilen ek sürenin bittiği tarihin ertesi günüdür. İbraz süresinin mali tatile rastlaması halinde, mali tatil süresince ibraz süresinin işlemeyeceği unutulmalıdır.

Ancak mükellef verilen mühletten önce defter belgelerin kaybolduğunu, ibraz edemeyeceklerini bildirmişse suç tarihi bildirdikleri tarihtir. Ayrıca aynı yazı ile birden fazla yıla ait defter ve belgelerin ibrazı istenmiş ve ibraz edilmemişse tek gizleme suçu oluşur. Ayrı ayrı istenmesi halinde ise her bir yıl için ayrı ayrı gizleme suçu oluşur.

Öte yandan işyerinde yapılacak incelemelerde normal koşullarda defter ve belgelerin ibrazı için asgari on beş gün süre verilme mecburiyeti yoktur. Böyle durumda inceleme elamanı iş yerine gittiğinde defter ve belgelerin ibraz edilmemesi halinde, mükellefin izahatıyla birlikte durum tutanak altına alınmalıdır. Bilindiği üzere esas olan incelemenin iş yerinde yapılmasıdır. Mükellefin işyerinin müsait olmaması, ölümü, işi terk etmiş ya da geçici olarak bırakmış olması ya da mükellefin talep etmesi halinde inceleme dairede yapılabilir. Böyle bir durumun varlığı tespit olunmadın yapılan tebligatlar geçersiz olup, Yargıtay’ın içtihatları bu yöndedir. Vergi incelemesi daire ya da iş yeri nerede yapılacak ise defter ve belgelerin ibrazı oraya istenmeli ve yapılmalıdır. Ancak her olay kendi bünyesinde değerlendirileceğinden, iş, işletme ve iş yeri koşullara göre farklı ve hakların sebepleri varlığı halinde fiili duruma göre hareket edilebilir.

4.Görevli-Yetkili Mahkeme:

Ceza yargılaması ilk derece mahkemeleri olarak “Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun” çerçevesinde, suça ilişkin cezaların ağırlığına göre belirlenen “sulh ceza”, “asliye ceza” ve “ağır ceza” mahkemeleri tarafından gerçekleştirilir. Gizleme suçunda ise öngörülen üst sınır üç yıl olduğu için bu suç açısından görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir. Vergi suçlarında yetkili mahkeme, vergi ödevlisinin bağlı bulunduğu vergi dairesinin yer açısından bağlı olduğu mahkemedir.

5.Mütalaa Şartı:

Mükellefin defter ve belgeleri gizlemek suretiyle kaçakçılık suçundan yargılanabilmesi /kovuşturulabilmesi için Hazine ve Maliye Bakanlığının mütalaası şarttır. Bu nedenle gizleme suçunun işlendiğini tespit eden Vergi Müfettişleri ve Vergi Müfettiş Yardımcıları tarafından düzenlenecek vergi suçu raporu rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla doğrudan doğruya ve vergi incelemesine yetkili olan diğer memurlar tarafından ilgili rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla vergi dairesi başkanlığı veya defterdarlık tarafından keyfiyetin Cumhuriyet başsavcılığına bildirilmesi mecburidir. Aksi halde, başka bir ifadeyle suçunu bildirilmemesi halinde TCK md. 279’a göre suç işlemiş sayılırlar.

6.Muhafaza ve İbraz Süresi:

 Yukarıda da ifade edildiği üzere muhafaza ve ibraz zamanaşımı süresi, tahakkuk zamanaşımı paralelinde, beş yıldır. Defter ve belgelerin ibrazı için mükellefe en az on beş gün mühlet verilir. Haklı sebeplerin varlığı ve istenmesi halinde ek süre de verilebilir. Defter ve belgelerin ibrazı yetkili memurlar tarafından beş yıllık zamanaşımı süresi içinde istenebileceğinden bu süre geçtikten sonra ibraz edilmeme (gizleme) suçu sayılmaz. Vergi Usul Kanunu kapsamında defter ve belgelerin ilgili bulundukları yılı takip eden yıldan başlamak üzere beş yıl süre ile saklanması mecburidir. Bu durumda genel hesap dönemi kullanan mükellefler 2015 yılına ait defter ve belgelerini 2020 yılı sonuna kadar muhafaza ve vergi incelemesi maksatlı olarak yetkililer tarafından yazıyla istendiğinde ibraz etme mecburiyetindedirler. Özel hesap dönemi kullanan ticari ya da zirai kazanç mükellefleri de, bir hesap dönemine ait defter ve belgelerini, o hesap döneminin kapandığı yılı takip eden yıldan başlamak üzere beş yıl süreyle muhafaza ve ibraz etme mecburiyetinde olduğundan 01.08.2014-31.07.2015 hesap dönemine ait defter ve belgelerini 2020 yılı sonuna kadar muhafaza ve istendiğinde ibraz mecburiyeti vardır.

6.Zayi Belgesi :

Mükellef saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir (TTK md.82/7). Vergi inceleme elemanı zayi belgesinin hükümleri ile bağlı değildir. Yaptığı inceleme ve araştırmalar neticesinde kendisine sunulan zayi belgesinin gerçeği yansıtmadığı ve mükellefin iyi niyetli olmadığı noktasında tespitlerde bulunursa, adli yönden defter ve belgeleri gizleme suçundan işlem yapması gerekir. Öte yandan defter ve belgelerin zayi olması, zayi belgesi olsa dahi, mükellefin ispat ve ibraz yükümlülüğünü ortadan kaldır­maya dayanak sayılabilecek hukuki bir neden olarak düşünülmez. Çünkü ticari icapla­ra göre, emtia satın alınan kişi ve ku­ruluşları tanımak ve bilmek durumun­dadır.  Bu sebeple umuma müessir deprem ve sel felaketi gibi tabi afetlerin haricindeki (yangın, çalınma, kaybolma gibi) mücbir sebeplerden dolayı defter ve belgelerini ibraz edemeyen, ancak ispat külfeti kendisine ait fatura ve benzeri belgeleri ibraz etme olanağına sahip iyi niyetli mükelleflerin katma değer vergisi yönünden  indirim haklarının ortadan kaldırılmaması ve bu niyeti taşımayan mükelleflerce konunun ihmal ve suistimale neden olmaması açısından;

  • Yasal defter ve belgelerin zayi ol­duğunu mahkemeden aldıkları karar ile tevsik etmeleri,
  • Ödedikleri KDV’yi mal ve hizmet satın aldığı firmalardan temin edecekleri fatura nüshaları veya fotokopilerini inceleme elemanına ibraz etmeleri,
  • İnceleme elemanınca yapılacak incelemeyle söz konusu KDV’nin alıcı tarafından ödendiğinin ve satıcı tarafından da KDV beyanlarına intikal ettirilerek beyan edildiğinin tespit edilmesi,
  • İnceleme elemanının düzenlediği raporda olumlu kanaat belirtmesi,

halinde ispat ve tespit olunanlarla sınırlı olarak indirimlerinin kabul edilmesi, bu şart­ların gerçekleşmediği durumlarda ise, KDV indirimlerinin reddedilmesi, iyi niyetli mükelleflerin mağduriyetlerini önleyecektir.

 7.Varislerin (Mirasçıların) Ölenin Defter ve Belgelerini İbraz Etmemesi

Mükellefin vefat etmiş olması halinde defter ve belgeleri ibraz görevi,  Vergi Usul Kanunu’nun 12. maddesi gereğince mirası reddetmemiş mirasçılarına düşmektedir. Mirasçılar herhangi bir mücbir sebep olmaksızın kendilerine fiilen intikal eden defter ve belgeleri ibraz etmemeleri halinde, ibrazı istenen yıla ait KDV indirimlerinin reddi yoluna gidilecek ve indirimlerin reddi sonu ortaya çıkan vergiler de üç kat vergi ziyaı cezası ve gecikme faiziyle birlikte tahsil edilecektir. Keza diğer vergi matrahlarının da re’sen takdir edilmesi gerekmektedir.

Mirasçılar hakkında adli yönden kaçaklılık hükümlerinin uygulanabilmesi ve üç kat vergi ziyaı cezası ile ibraz etmemekten dolayı özel usulsüzlük cezasının kesilebilmesi için, ibrazı istenen defter ve belgelerin fiilen mirasçılara intikal etmiş olduğunun tespiti gereklidir. Aksi halde mirasçılar, kendilerine intikal etmemiş, başka bir ifadeyle de ölenin muhafaza etme mecburiyetinde olduğu halde kaybettiği defter ve belgelerden dolayı cezaların şahsiliği ilkesi uyarınca sorumlu tutulamaz.  Keza mirası kabul etmekle birlikte defter ve belgeler kendisinden istenmeyen mirasçılar da ibraz etmemekten dolayı sorumlu tutulamaz.

Bir özelgede, defter ve belgeleri ibraz etmeyen mirasçılar adına KDV Kanununun 34/1. maddesi gereğince katma değer vergisi tarhiyatı yapılması ve Vergi Usul Kanununun 352. maddesine istinaden usulsüzlük cezası kesilmesi yönünde yapılan işlemlerin kanuna uygun bulunduğu belirtilmiştir[4]. Bir Danıştay kararında da benzer bir görüş ortaya konulmuş ve lokanta işletmekteyken vefat eden mükellefin mirasçıları tarafından defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmemesi üzerine dönem matrahının inceleme elamanınca re’sen takdirinin yerinde olduğuna ve yıl içinde indirim konusu yapılan KDV’nin indiriminin kabul edilemeyeceğine karar verilmiştir[5].

C. GİZLEME FİİLİNİN SONUÇLARI

 Vergi incelemesine yetkili olanlar tarafından istenmesine rağmen defter ve belgelerin ibraz edilmemesi halinde;

  • Öncelikle mükellefe VUK Mük. 355’nci madde uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilir. 2020 yılında bu ceza birinci sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı hakkında 2.300 TL Türk Lirası, ikinci sınıf tüccarlar, defter tutan çiftçiler ile kazancı basıt usulde tespit edilenler hakkında 1.200 TL Türk Lirası, bunların dışında kalanlar hakkında 600 Türk Lirası’dır. Verilen ikinci süreye ve yapılan tebligata rağmen ibraz edilmemesi durumunda bu ceza bir kat artırılır.
  • İkinci olarak mükellefin vergi matrahları yeniden ve re’sen takdir edilir. Uygulamada genel olarak gelir/kurumlar vergisi ve geçici vergi matrahları mükellefin beyanında olduğu gibi re’sen takdir olunurken, katma değer vergisi yönünden vergi indirimleri reddolunmak suretiyle vergi tarh edilir, ya da olması gereken katma değer vergisi beyanı yeniden düzenlenir.
  • Üçüncü olarak vergi ziyaı gerçekleşmişse re’sen tarh olunan vergiler üzerinden üç kat vergi ziyaı cezası uygulanır. Mükellef tarh olunan vergi ve cezalar için uzlaşma talebinde bulunamaz. Ancak, VUK’un 376. Maddesi kapsamında cezada indirim, keza aynı kanun kapsamında kanun yolundan vaz geçme hükümlerinden de yararlanabilir.
  • Dördüncüsü gizleme fiili işleyenler hakkında, on sekiz aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu sebeple Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulur.
  • Beşincisi bu mükellefler özel esaslara alınırlar. Katma değer vergisi iade talepleri ancak vergisi incelemesi sonucu düzenlenecek vergi inceleme raporlarına istinaden yerine getirilir. Örneğin 2016 yılı defter ve belgelerini ibraz etmeyen mükellefin 2017 yılı katma değer vergisi iade talebi bu şekilde gerçekleştirilir. Kendisinden mal ya da hizmet satın alan mükelleflerin iade taleplerinde, gizleme suçunu işleyen mükelleften olan alımlarının ispatı istenir.
İzmir, 05.05.2020
 Frekans Denetim
  Dr. Kemal AKMAZ
  Yeminli Mali Müşavir

[1] Yargıtay 11. Ceza dairesi 12.12.2019 T., E. 2019/2372, K.  2019/9338 sayılı karar.

[2] Yargıtay 11. C.D. 16.1.2020 T, 2017/8541 E. 2020/329 K.  Yargıtay  11. Ceza Dairesi, 24.12.2019 T, 2017/1493 E. 2019/9955 K. Yargıtay 11. C.D. 05/06/2013 T. 2012/4080 E. 2013/9410 K.; Yargıtay 11. C.D. 13/06/2013 T. 2012/2905 E. 2013/10110 K.; Yargıtay 11. C.D. 20/06/2013 T. 2012/6025 E. 2013/10541 K.; Yargıtay 11. C.D. 06/09/2013 T. 2012/1459 E. 2013/12412 K

[3] Doğan Şenyüz, Vergi Ceza Hukuku, Vergi Kabahatleri ve Suçları, Ekin Basın Yayın Dağıtım,5. Baskı, Bursa, 2011, s.420.

[4]  M.B.’nın 22.03.1996 tarih ve 55-5534-140/11985 sayılı özelgesi.

[5]     Danıştay 11. Dairesinin 18.5.1995 tarih ve E: 1995/2123, K:1995/1514 sayılı kararı.

(*) Kanunda geçen “ilgili bulundukları yılı” ifadesinden defterler için tahsis edildikleri yıl; belgeler için ise düzenlendiği yıl anlaşılmalıdır. Muhafaza ve ibraz süresi genel olarak tarh zamanaşımı süresine  paralel olmakla birlikte, lafzi olarak tarh zamanaşımı süresine bağlanmamıştır. Muhafaza ve ibraz süresinin, yıllara sari işlerde hesap dönemine, maddi duran varlıklarda amortisman süresine ya da dönem zararında mahsubunun yapıldığı yıla bağlanmasının  kıyas yoluyla hükmün genişletilmesi olarak anlaşılması gerekir.

Etiketler
Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı